Dubai’nin parlak gökdelenlerinden ve lüks alışveriş merkezlerinden sıkıldıysanız, sizi bu modern metropolün tarihine küçük bir yolculuk yapmaya davet ediyorum: Old Dubai! Burası, şehrin modern yüzünden çok farklı bir atmosfere sahip; nostaljik, otantik ve buram buram tarih kokuyor!
Al Fahidi Tarihi Mahallesi’nden Gün Başlar…
Bana göre bu şehirde güne başlamanın en güzel yolu, şehrin en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Al Fahidi Tarihi Mahallesi (eski adıyla Bastakiya) sokaklarında yürümek. Daracık taş sokaklar, rüzgar kuleleri (barjeel) ve geleneksel Arap mimarisini yansıtan binalar sizi bekliyor. Bu mahallede dolaşırken Dubai’nin ticaretle uğraşan ilk sakinlerinin yaşamlarını hayal etmek hiç zor değil. Tıpkı Bodrum’un dar sokaklarında turlar gibisiniz…
Burada Kültürel Anlayış Merkezi (Sheikh Mohammed Centre for Cultural Understanding) diye bir ziyaret edin. Bu merkezde düzenlenen rehberli turlarda Emirlik kültürü ve İslam hakkında bilgi verildiğini görebilirsiniz. Fakat bana göre bu noktayı en çekici kılan şey; yerel gastronomi! Geleneksel Emirlik kahvaltısından, Emirati yemeklere kadar Arap mutfağının envai çeşit lezzetlerini tadabileceğiniz bir lokasyon burası. Masaya oturup taze hurmalar, bal ve tahin eşliğinde yerel kahve olan gahwa’yı denemek, güne mükemmel bir başlangıç!
İki Alternatif: Hint ve Mısır Yemekleri!
Hazır gastronomiden söz etmişken, Dubai’de bir mutfak savaşları olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kentin bir çok turistik noktasında Hint ve Pakistan yemekleri almış başını gidiyor. Turistler bu yemekleri daha fazla tercih ediyor, çünkü ekonomik! Üst segment restoranlarda ise tercih Arap ve ağırlıklı olarak Mısır yemekleri yönünde… Tek ortak noktaları ise helal yemekler! Hamburgerin, pizzanın salatanın, makarnanın “helal” olanı makbul bu şehirde…
Dubai Müzesi ve Abra Yolculuğu
Old Dubai gezimize kaldığımız yerden devam edelim… Mahalleden sadece birkaç dakikalık yürüyüşle Dubai Müzesi’ne ulaşıyoruz. 18. yüzyıldan kalma Al Fahidi Kalesi’nin içinde yer alan bu müze, Dubai’nin çöl yaşamından bugünkü küresel metropol statüsüne nasıl yükseldiğini gözler önüne seriyor. İnteraktif sergiler ve detaylı dioramalar sayesinde, geçmişin izlerini oldukça etkileyici bir şekilde keşfedebilirsiniz. Grup olarak gezdiğimiz ve fazla zamanımız kalmadığı için, bu kısmı bir sonraki Dubai gezisine bırakıyor ve ilerliyoruz.
Müzeden çıkıp sıcak çöl havasında biraz serinlemek için Dubai Koyu’na yürümek enfes… Burada yapmanız gereken şey oldukça basit: Bir abra’ya binin. Bu geleneksel ahşap tekneler, sizi koy boyunca kısa bir yolculuğa çıkaracak. Dubai’nin geçmişi ve bugünü arasındaki muhteşem kontrastı izleyebileceğiniz harika bir seyahat olacak, emin olabilirsiniz!
Altın ve Baharat Çarşıları
Abra’dan indiğinizde kendinizi Deira Çarşıları’nda bulacaksınız. Öncelikle, dünyanın en büyük altın pazarı olan Altın Çarşısı’na uğrayın. “Ben altın kullanmam” diyenlerden olabilirsiniz, fakat sadece tasarımları görmek bile eşsiz bir deneyim. Burası yoğun bir Kapalı Çarşı kokusuna sahip. Dolayısıyla bir Türk olarak alışverişin “altın” kuralını derhal uyguluyor ve kıyasıya pazarlık yapmaya başlıyoruz. Tabii bizimki altın değil, baharat alışverişi!..
Yakındaki Baharat Çarşısı (Spice Souk) baş döndürücü Doğu baharatları ile adeta şifa kokuyor. Turistler için burası, hem hediyelik alışveriş yapmak hem de kültürel bir deneyim yaşamak için mükemmel bir nokta.
Günün yorgunluğunu atmak için koy boyunca yürüyerek Al Seef Bölgesi’ne giderseniz, Old Dubai’nin geleneksel ruhuyla modern kafeler ve restoranların harmanlandığı sevimli bir bölgeye ulaşacaksınız. Gün batımını izlemek için şahane seçim! Biz grup olarak bugünün akşam yemeğini teknede yapmaya karar verdik. Bunun için Dubai Marina’dan bir tekne ayarlandı. Hiçbir fikrimiz olmadan çıktığımız bu yolculuk beklentilerimizin çok ama çok altındaydı. Bu vasat tekne gezisini bırakın Mavi Yolculuk ile, Bodrum’un günübirlik tekne turlarıyla bile kıyaslamak abesle iştigal olur kanımca!
Arap Dhow’ları, Bodrum Guletlerine Karşı!
Dubai’de düzenlenen bu yemekli ve eğlenceli tekne turları, şehrin ortasından geçerken size silüeti farklı bir açıdan görme fırsatı sunuyor. Üstelik bu turlar, Doğu Arabistan’ın eski ticaret gemileri olarak bilinen Dhow’lar aracılığı ile yapılıyor. Tıpkı gulet gibi bunlar da ahşap ve yelkenli tekneler… Uzun ince şekilleri ile bize çok tanıdık geliyor. Ayırt edici unsurları, sanırım “latin” adını verdikleri üçgen yelkenleri… Bu tarihi gemiler iki katlı ve akşam yemekli tekne turları için ideal bir tasarıma sahip. Üstelik, hepsi bir tezgahtan çıkmış gibi birbirinin aynı!
Dar Gelirli Turistin Lüks Eğlencesi!
Bu tekneler, turistlere akşam yemeği eşliğinde Dubai Marina’da iki saatlik bir gezi sunuyor. Anlayacağınız, tekneye binip Dubai zenginlerinin şatafatlı hayatlarını izliyorsunuz! Denizin üzerine yansıyan şehir ışıkları hoş bir ambians yaratsa da teknedeki hizmet kalitesi işin tüm büyüsünü kaçırıyor. Hint mutfağının baharatlı lezzetleri ile hazırlanmış özensiz bir açık büfe, gazlı bir içecek ve hijyen konusunda ciddi endişe yaratan acemi bir servis ekibi! Size daha ne anlatabilirim ki? Bodrum’un Mavi Yolculuk konsepti ile Dubai’nin tekne turları arasında kainatın tüm dağları kadar fark var…
Bodrum’un teknelerindeki o özenli hizmet ve sıcak atmosferi düşündüğümde, şehrin bu konuda sınıfta kaldığını söylemek çok da abartı olmaz. Evet, belki de yanlış tekneyi seçtik, ancak bu tür turların genel olarak hizmet ve hijyen konusunda daha profesyonel bir standardı yakalaması gerektiği bir gerçek.
Dubai’nin Gözü Üzerinizde!
Eksiklerine rağmen bu deneyimin en unutulmaz yanı, elbette Dubai’nin büyüleyici silüetini denizden izlemekti. Teknenin suyun üzerinde süzüldüğü iki saat boyunca, şehrin en ikonik yapılarından biri olan Dubai Eye’ı (Ain Gözlem Tekerleği) yakından görme fırsatını elde ettik. Dünyanın en uzun kentsel zipline’ının altından geçerken, Bodrum’un hangi bölgesinde böyle bir hava halatı tasarlanabileceğini düşünmeden edemedim! Gezi sırasında gözüme çarpan yapılardan biri de Cayan Kulesi’ydi. Dubai Marina ise, kendi başına bir sanat eseri gibi parlayan, modern dünyanın bir manifestosu adeta. Bu eşsiz manzaralar, hayal kırıklıklarımızı bir nebze unutturdu.
Bodrum vs. Dubai: Bir Karşılaştırma
Bodrum’un tekne turlarıyla Dubai’deki turları karşılaştırdığımda, aradaki farkı net bir şekilde ifade edebilirim: Bodrum hizmet kalitesi, samimiyeti ve çeşitliliğiyle Dubai’den fersah fersah önde. Tekne turları, görkemli manzaralarıyla göz kamaştırsa da, bu görselliği destekleyecek bir hizmet kalitesine henüz ulaşmış değil. Öte yandan, Bodrum’da düzenlenen turlar, ziyaretçilere sadece bir gezi değil, aynı zamanda bir deneyim de sunuyor. Her şeyden önemlisi, Bodrum’un eşsiz yöresel mutfağı ve Ege lezzetleri, deyim yerindeyse en küçük balıkçı teknesini bile çekici kılıyor.
Dubai’de Çölün Kalbinde: Safari Macerası
İşte o beklenen gün geldi! Dubai’de safari macerası için yola çıkıldı.
Bastığınız yer kum, göz alabildiğine uzanan bir altın denizi. Ufukta kızıllık dans ediyor; güneş, çöle veda ederken gökyüzüne en canlı turuncularını armağan ediyor. Dubai çöllerinde bir safari turu, sadece bir macera değil, modern dünyanın sınırlarını doğanın uçsuz bucaksız sadeliğiyle harmanlayan bir deneyim. Aracınızın motoru çalıştığında ve tekerlekler o incecik kumda dans etmeye başladığında, adrenalinin bir tatil mevsimi gibi damarlarınızda dolaşmaya başladığını hissediyorsunuz.
Safari, bu şehirde turizmin en parlak mücevherlerinden biri. Sadece hızla akan bir kum denizinde değil, aynı zamanda geleneksel Arap kültürünün gölgesinde bir zaman yolculuğuna da çıkıyorsunuz. Çöl safarileri genellikle sabahın erken saatlerinde başlıyor ya da güneş batarken doruğa ulaşıyor. Araçla kum tepelerini aşarken bir yandan Arap çöllerinin benzersiz coğrafyasını kucaklıyorsunuz, bir yandan da Instagram çağının olmazsa olmaz pozlarını yakalamak için fırsatlar arıyorsunuz. Deve sırtında bir yolculuk, bir çöl kampında kahve eşliğinde yapılan bir gün batımı izleme seansı, ardından gökyüzünü saran binlerce yıldız… Dubai’de çöl safarisi bir turizm deneyiminden fazlası; adeta bir sinema sahnesi.
Bodrum’un Tepelerinden Çölün Kumlarına
Turizm açısından safari, gezginlere rutin tatil anlayışından farklı bir deneyim sunuyor. Dubai, çöl safarilerini bir “marka” haline getirerek dünya çapında tanınan bir destinasyon oluşturmuş. Çölde bir safari, hem macera arayan genç gezginlere hem de konforuna düşkün turistlere hitap edecek şekilde tasarlanmış.
Bu lüks çöl safarilerini Bodrum’un yeşillikleri arasında gerçekleşen jeep safari turlarıyla karşılaştırdığımızda, coğrafyanın iki yüzünü görmek mümkün. Bodrum’da safari, Ege’nin çam ormanları, zeytinlikleri ve dağ yolları arasında geçen bir macera sunar. Aracınız bir kum tepesinde değil, serinletici ağaç gölgelerinde ilerler. Çeşme başlarında mola verip köylerden taptaze meyveler alır, tarihi kalıntılar arasında fotoğraf molası verirsiniz. Bodrum safarisi, bir yanıyla daha “yerel” ve sıcak bir dokunuş taşıyor; doğayla iç içe, daha samimi ve organik.
Dubai’nin safarisi ise çarpıcı bir modernite ve antik çöl ruhunun buluşması. Burada doğal güzellikler insan yapımı dokunuşlarla birleştirilerek sunuluyor: kamp alanları lüks ve ihtişamlı, aktiviteler ise tam bir gösteriye dönüşmüş durumda. Bodrum’un mütevazı cazibesi ve Dubai’nin gösterişli doğası, turizmin iki uç noktası gibi.
Bodrum’un Safari Turizmine Yeni Boyutlar Gerek
Yaşadığım bu deneyim, Bodrum olarak safari turizmini biraz daha geliştirebileceğimiz düşüncesini doğurdu bende… Örneğin, sürdürülebilirlik vurgusu yaparak yerel köylerde durakları, organik ürün satış noktalarını ve eko-dostu etkinlikleri artırabiliriz. Dubai’nin çöl kampı konsepti gibi, Bodrum’un tepelerinde ve köylerinde butik konaklama alanları oluşturmak, bu cazip turizm seçeneğine yepyeni bir boyut kazandırabilir. Sonuç itibariyle, safari turizmi hiç kuşku yok ki bir destinasyonun potansiyelini ortaya koymanın anahtarı. Dubai, çölün sadeliğini bir lüks deneyime çevirerek global bir başarı hikayesi yaratmış. Bodrum ise zeytin kokan havasıyla, daha doğal ve yerel bir alternatif olarak öne çıkıyor. İkisinin de kendine özgü büyüsü var; biri göz kamaştırıyor, diğeri ruhunuzu dinlendiriyor. Ancak her iki yerde de gökyüzü, yıldızlarla dolu bir battaniye gibi üzerinize seriliyor. Yeter ki bakmayı bilin.