Bodrum’un huzurlu sahilleri, begonvillerle bezenmiş dar sokakları ve Ege’nin dingin maviliği… Bir Bodrumlu olarak, bu güzelliklerin tadını çıkarmak benim için hayatın vazgeçilmez bir parçası. Ancak her ne kadar bu cennet köşesi ruhuma iyi gelse de, bazen merakım ve keşfetme arzum beni bambaşka coğrafyalara sürüklüyor. İşte tam da böyle bir zamanda, gözlerimi doğunun büyüleyici şehri Dubai’ye çevirdim.
Bodrum ‘Kış’ından Dubai ‘Bahar’ına
Dubai… Adını duyduğumuz anda aklımıza ihtişam, modernlik ve çölün ortasında yükselen bir mucize geliyor. Dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’dan, altın sarısı kumlarla kaplı çöllerine, lüks alışveriş merkezlerinden Arap kültürünün derin izlerine kadar bu şehir, birçok farklı ruhu aynı potada buluşturuyor. Bu kez rotamı, Bodrum’un sakinliğinden Dubai’nin enerjisine doğru çevirdim. Beş günlük kısa ama dolu dolu bir tatil planıyla heyecanla yola koyuldum.
Bu yazı dizisinde, bir Bodrumlu’nun gözünden Dubai’yi keşfedeceğiz. Ege’nin doğallığını yüreğimde taşıyarak, bir yandan bu büyülü şehrin parıltılı yüzünü, diğer yandan da Arap dünyasının sıcak misafirperverliğini deneyimleyeceğim. Alışverişin, çöl safarilerinin, kültürel lezzetlerin ve modern mimarinin izlerini sürerken, bu eşsiz yolculuğun hem ruhuma hem de kalemime kattıklarını sizinle paylaşacağım.
Hazır olun! Ege’nin dingin maviliğinden Dubai’nin altın sarısına geçiş yaptığım bu beş günlük macera, hem gözlere hem ruhlara hitap edecek. Şimdi bavulları hazırlayın ve benimle bu hayalin peşinden gelin.
İstanbul İstanbul Olalı Böyle Zulüm Görmemiştir!
Dubai’ye yolculuğumuz medar-ı iftiharımız, şehirlerin en güzeli İstanbul’dan başladı. Uzun yıllar sonra İstanbul’a ilk gidişim olduğundan, bir takım gözlemlerimi paylaşmadan geçemeyeceğim. Örneğin şehrin demografik yapısı, çarpıcı bir şekilde değişmiş! Hac ya da umre sezonu geldiğinden midir yoksa hakikaten göçler nedeniyle kentin yapısı değiştiğinden midir bilemem, fakat ben Dubai’ye ulaşmadan önce kendimi Arap Yarımadası’nda hissetmeye başladım! Trafik ise acı verici yoğunluğu ile Bodrum’u özletti bana. Çok uzun bir kara yolculuğunun ardından İstanbul Havaalanı’na ulaştık.
İstanbul Havalimanı, dinamizmi ve büyüklüğüyle gerçekten etkileyici bir yer. Burada farklı şehirlerin ve kampanyaların billboard’larını görmek, Türkiye’nin turistik cazibesini bir kez daha hatırlattı bize. Bodrum ve Muğla gibi popüler destinasyonların eksikliği ise turizm tanıtımının belli bir dönemde diğer destinasyonlara yoğunlaşmasından kaynaklanıyor olabilir diye düşünüyorum. Yoğun sirkülasyonun olduğu havalimanlarındaki reklam mecralarını, turizm tanıtımı açısından daha etkili kullanmamız gerektiğini hatırlatmadan geçemeyeceğim!
Böylesine hareketli bir ortamda, farklı kültürlerden insanların bir araya geldiği bu deneyim oldukça renkli ve bazen yorucu olabilir. Kalabalık bir grupla seyahat etmek, özellikle rötar gibi durumlarda biraz sabır gerektiriyor. Ama böyle bir atmosferde, gözlem yaparak bile zamanın keyfini çıkarmak mümkün. Umarım rotamız keyifli ve unutulmaz bir maceraya dönüşür!
Uzun Bir Yolculuk: Dubai Macerası Başlıyor
Dubai’ye gelmek, deyim yerindeyse, uzun ve yorucu bir macerayı göze almak demek. İstanbul Havalimanı’ndan ufak bir rötarla yola çıktık, ancak ne yazık ki bu yolculuk pek de keyifli bir başlangıç yapmadı. Uçak deneyimimiz son derece kötüydü; şayet bütçeniz müsaade ediyorsa Emirates Havayolları’nı denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum! Aksi taktirde halk otobüsü ile yaklaşık beş saatlik bir uçuşa hazırlıklı olun! Bu seyahatin ilk hayal kırıklığıydı diyebilirim.
Devasa Bir Çöl Metropolü
Dubai’ye yukarıdan, uçaktan baktığınızda, karşınıza çölün etkileyici ve uçsuz bucaksız yüzeyi çıkıyor. Bu şehir, Basra Körfezi’nin bittiği noktada, denizle çölün buluştuğu benzersiz bir lokasyona kurulmuş. Yeşillik görmek neredeyse imkânsız; bu coğrafyada doğanın sert ama bir o kadar da etkileyici yüzü sizi karşılıyor.
Şehrin merkezi, gökdelenlerin gölgesinde kayboluyor. Plazaların yoğunlaştığı bu bölge, genellikle oteller, rezidanslar ve iş merkezlerinden oluşuyor. Dubai’nin bu kısmını bir iş ve ticaret merkezi olarak tanımlamak mümkün. Hayat, ihtişamlı binaların arasında yoğun bir şekilde akıyor. Ancak günlük yaşam, şehrin biraz daha dışında, yerleşim alanlarında kendine yer bulmuş.
Dubai’nin yerleşim bölgeleri, bütçeye göre değişen konfor seviyeleri sunuyor. Şehir merkezinin lüks ve ışıltısından uzaklaştıkça, daha ulaşılabilir ve sade bir yaşam alanı görmek mümkün. Buna rağmen, Dubai’nin her köşesinde düzen ve temizliğin etkisi hissediliyor.
Çölün ortasında bir modernite vahası olan Dubai, hem coğrafi konumuyla hem de mimarisiyle bir tezatlar şehri. Doğanın sertliği ile insan eliyle yaratılan görkemi bir arada sunan bu şehir, her ziyaretçiye farklı bir hikâye anlatıyor.
Türkler Dubai’yi Seviyor… Peki Dubai de Bizi Sevecek mi?
Dubai Havalimanı’na indiğimizde, ortamın beklediğimiz kadar sıcak ve dostane olmadığını fark ettik. Bu noktada, aklımda bir soru belirdi: Bu soğukluk yalnızca Türklere yönelik mi, yoksa dünyanın dört bir yanından gelen insanlara karşı genel bir yaklaşım mı? Bunun cevabını, Dubai’de geçireceğimiz günler boyunca gözlemleyeceğim. Ancak ilk izlenimlerimiz, işleri biraz zorlaştırdı. Havalimanında geçen süreç oldukça zahmetliydi.
Tüm bu zorlukları atlattıktan sonra, nihayet kiralık araçlarımızı alıp dört yıldızlı olduğu iddia edilen otelimize vardık. Otele dair ilk izlenimim, yıldızlarının parlaklığına biraz daha dikkat edilmesi gerektiği yönünde. Konfor ve hizmet konusunda, henüz beklediğimiz seviyeye ulaşabilmiş değiliz.
Dubai’yi Yaşamak İstiyorsanız, Bütçenizi İyi Ayarlayın!
Dubai’de her adımın bir maliyeti var. Bu şehir, hem ihtişamıyla hem de fiyatlarıyla insanı şaşırtıyor. Ancak yazım boyunca Dubai’yi Bodrum ile karşılaştıracağım ve bu iki destinasyon arasındaki farkları keyifli bir şekilde ele alacağım. İlk izlenim olarak, Dubai oldukça yorucu ve ciddi bir bütçe gerektiriyor. Bodrum’un daha sıcak, samimi ve dinlendirici atmosferine ne kadar uzak olduğunu zamanla daha iyi anlayacağız.
Bu yazı, Dubai maceramızın yalnızca başlangıcı. Önümüzdeki günlerde, şehrin hem ışıltısını hem de gölgelerini daha yakından keşfedeceğim. Şimdilik, seyahatin bu zorlu ama bir o kadar da ilginç ilk adımlarını sizinle paylaşmak istedim.
Yarın: Bodrum’dan Dubai’ye 2. BÖLÜM/ Beton, Işıltı ve Dumansız Hava Sahası